Görüş Bildir
Haberler
Fatiha Suresi Türkçe Arapça Okunuşu ve Anlamı, Fatiha Suresi Fazileti

Fatiha Suresi Türkçe Arapça Okunuşu ve Anlamı, Fatiha Suresi Fazileti

Fatiha “açmak, açıklığa kavuşturmak, meşakkati gidermek ve başlangıç’’ anlamlarını gelmektedir. Kuran-ı Kerim'in ilk suresidir ve Mekke döneminde indirilmiştir. 7 ayetten oluşan Fatiha suresi, namazın bütün rekatlarında okunmaktadır.  Allah’ın varlığı, onun hâkimiyeti, tek mabut oluşu, kulluğun ancak O’na yapılıp O’ndan yardım isteneceği, bu sûrede özlü bir şekilde ifade edilir. Fatiha suresini öğrenmek isteyenler için; Fatiha suresininin okunuşu, anlamı ve fazileti.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Fatiha Suresi, Mekke döneminde inen bir suredir. 7 ayetten oluşan Kur'an-ı Kerim'in ilk suresidir. Kelime olarak ''açmak, açıklığa kavuşturmak, meşakkati gidermek ve başlangıç'' anlamına gelmektedir. Surede, Allah'ın varlığı, onun hâkimiyeti, tek yaratıcı oluşu, anlatılmaktadır.

Fatiha Suresi, Mekke döneminde inen bir suredir. 7 ayetten oluşan Kur'an-ı Kerim'in ilk suresidir. Kelime olarak ''açmak, açıklığa kavuşturmak, meşakkati gidermek ve başlangıç'' anlamına gelmektedir. Surede, Allah'ın varlığı, onun hâkimiyeti, tek yaratıcı oluşu, anlatılmaktadır.

Fatiha suresi konusu

Fatiha suresi konusu

Bu sûre ilâhî kitabın bütün amaçlarını; getirdiği mâna, bilgi ve hükümleri özet halinde ihtiva etmektedir. Kur’an-ı Kerîm’in gönderiliş amacı insanların dünya hayatını düzene koymak ve iyi (ilâhî irade, rızâ ve düzene uygun) bir dünya hayatından sonra ebedî saadeti sağlamaktır. Bu amaca ulaşabilmek için: 1. Emir ve yasaklara ihtiyaç vardır. 2. Bu emir ve yasakların hayata geçmesi, bunların kaynağının “yaratıcı, varlığı zaruri, kemal sıfatlarına sahip, her çeşit eksiklik ve kusurdan uzak bulunan Allah” olduğunun bilinmesine bağlıdır. 3. Bu imanı, bu bilgi ve şuuru desteklemek üzere de mükâfat ve ceza vaadi gerekir. Sûrenin başından “yevmi’d-dîn”e kadar birincisi, “müstak^m”e kadar ikincisi ve buradan sonuna kadar da mükâfat ve ceza vaadi ile –konuları desteklemek, canlı bir şekilde tasvir etmek ve geçmişten ibret alınmasını sağlamak üzere verilen– Kur’an kıssalarının özü veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Kur’an-ı Kerîm’in bilgi, irşad ve tâlimatla ilgili bütün muhtevası “bilinmesi ve inanılması gerekenler” ve “yapılması gerekenler” diye ikiye ayrılabilir. Birincisinde Allah, peygamberlik, gayb âlemi hakkında bilgiler, öğütler, misaller, hikmetler ve kıssalar vardır. İkincisinde ise ibadetler, hayat düzeni gibi amelî, ahlâkî hükümler ve öğretiler vardır. Fâtiha sûresi bütün bunları ya sözü veya özüyle ihtiva etmektedir ya da bu konularda aklın önünü açarak ona ışık tutmaktadır.

“Hamd Allah’a mahsustur” cümlesi Allah Teâlâ’nın kendisini hamde (övgü, yüceltme) lâyık kılan bütün yetkinlik sıfatlarını; “âlemlerin rabbi” ifadesi diğer yaratma ve fiil sıfatlarını; “rahmân ve rahîm” isimleri Allah’ın insanlara rahmet ve merhametinden kaynaklanan din kurallarını; “ceza ve hesap gününün sahibi” nitelemesi kıyamet hallerini ve âhiret âlemini; “Yalnız sana kulluk ederiz” kısmı iman, ibadet ve sosyal düzeni; “Yalnız senden yardım dileriz” cümlesi amellerde ihlâsı (ibadetlerin yalnızca Allah rızâsı için yapılmasını) ve tevhidi (O’ndan başkasına kul olarak boyun eğilmemesini, Tanrı’ya mahsus sıfat ve etkilerin O’ndan başkasına tanınmamasını) ifade etmektedir. “Bizi doğru yola ilet” cümlesi ibadet, nizam, düşünce ve ahlâk çerçevesini, “nimete erdirdiklerinin yoluna...” kısmı gelip geçmiş örnek nesilleri, millet ve toplulukları; “gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil” bölümü ise kötü örnek teşkil eden ve hallerinden ibret alınması gereken geçmiş toplulukları içine almaktadır.

Denebilir ki besmelenin başındaki “bi” edatından başlayarak besmeleye, sonra Fâtiha’ya ve devamında bütün Kur’an’a doğru ilâhî sırlar perde perde açılmakta; yoğunlaştırılmış dar hacimden, yoğunluğu gittikçe hafifleyen geniş hacimlere doğru yansıyan ilâhî irşadın ışığı âlemlere yayılmaktadır. “Bi” edatındaki “musâhabe” (beraberlik) ve “ istiâne” (yardım dileme) mânaları, kul ile Allah ilişkisinin ve dolayısıyla dinin amacının bütününü ihtiva etmektedir. Besmelenin geri kalan kısmı ile Fâtiha, bu ilişkiyi daha da açarak devam etmekte, diğer sûre ve âyetler de bunları, aralarında bir bütünlük oluşturarak her kabiliyet ve zihin seviyesine uygun üslûplar içinde açıklığa kavuşturmaktadır.

Fatiha Suresi okunuşu

Fatiha Suresi okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

  • Elhamdulillâhi rabbil'alemin

  • Errahmânir'rahim

  • Mâliki yevmiddin

  • İyyâke na'budu Ve iyyâke neste'în

  • İhdinessirâtal mustakîm

  • Sirâtallezine en'amte aleyhim

  • Ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Fatiha suresi meali

Fatiha suresi meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

  • Hamd, Alemlerin Rabbi

  • Rahman, Rahim

  • Hesap ve ceza gününün maliki Allah'a mahsustur.

  • Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

  • Bizi doğru yola,

  • Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınlarınkine değil.

Fatiha suresi fazileti

Fatiha suresi fazileti

Gerek yalnızca “elhamdülillâh” vb. şeklinde ifade edilen hamdin ve gerekse bütünüyle Fâtiha sûresinin değeri ve müminin dinî hayatındaki yeri hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır: “Zikrin en üstünü ‘lâ ilâhe illallah’, duanın en yücesi ‘elhamdülillâh’tır” (Tirmîzî, “Duâ”, 9). “Allah’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu güdüktür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 19). Allah’ın resulü, Ebû Saîd b. Muallâ isimli sahâbîye, Kur’an-ı Kerîm’deki en büyük sûreyi mescidden çıkmadan bildireceğini ifade buyurmuş, sonra da bunun Fâtiha olduğunu açıklamıştır (Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’an”, 9).

Yine birçok sahih hadiste Fâtiha sûresinin şifa özelliği ile ilgili açıklamalar yapılmıştır (meselâ bk. Buhârî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 9).

“Eûzü” veya “istiâze” diye bilinen bu cümle, bu şekliyle bir âyet olmadığı için mushafa yazılmamıştır. “Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl 16/98) şeklinde buyurulduğu için Kur’an okumaya başlayanlar, besmeleden önce “eûzü...” ifadesini okumak suretiyle bu emri yerine getirmektedirler.

Asıl adı İblîs olan şeytan, Allah’ın “Âdem’e secde et!” emrine uymadığı, kendisinin daha üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldiği için meleklerin vatanından (melekût âlemi) kovulup sürgün edilmiş; o da imtihan dünyasında Allah’ın kullarını, O’nun yolundan ve rızâsından ayırmak için uğraşmayı kendine vazife edinmiştir (A‘râf 7/11-17). Şeytan, kendine uyan diğer cinleri ve insanları da kullanarak vazifesini yapmaya çalışmaktadır (En‘âm 6/112). Ancak Allah’a iman eden, O’na dayanan ve güvenen müminlere şeytanın zarar veremeyeceği ve onlara hükmünün geçmeyeceği ilgili âyetlerde açıklanmıştır (Nahl 16/98-100).

Yukarıda meâli zikredilen âyet (16/98) sebebiyle Kur’an okumaya başlayanlar “eûzü” çekerler. Ancak bunun hükmü konusunda farklı görüş ve yorumlar vardır. Bazı müctehidlere göre emir kipi kullanıldığı için eûzü çekmek farzdır. Müctehidlerin çoğunluğuna göre ise bu bir tavsiye emridir, eûzü çekmek farz değil menduptur, teşvik edilmiştir ve güzel bulunmuş bir davranıştır.

Şeytanın insandan en uzakta olması gereken zaman olan Kur’an okuma halinde bile –okumaya başlarken– eûzü çekmek tavsiye edildiğine göre diğer işlere başlarken bunu yapmanın daha da gerekli olacağı anlaşılmaktadır.

Kötülüğe karşı bile iyilik yaparak insanlardan gelecek belâyı defetmek, eûzü çekerek de şeytandan gelecek olan vesvese ve kışkırtmayı kendilerinden uzaklaştırmak Kur’an’ın, müminlere tavsiyeleri arasında yer almıştır (bk. Mü’minûn 23/96-98). Eûzü, bir yandan böyle maddî ve mânevî şerleri, kötülükleri defetmeye ilâç olurken diğer yandan kulun imtihan şuurunu tazelemekte, insanın ulvî yönü ile süflî yönü arasında ömür boyu sürüp giden ve onu geliştirmeyi, olgunlaştırmayı sağlayan mücadelede uyanık ve tedbirli olmayı telkin etmektedir.

İlginizi çekebilir ⬇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
27
11
10
9
4
3
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın