Görüş Bildir

Merkez Bankası Haberleri

Merkez Bankası ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Merkez Bankası ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Rusya Merkez Bankası Hacklendi
Rusya Merkez Bankası’nın internet sitesi saldırya uğradıRusya Merkez Bankası basın ofisi tarafından bugün yapılan açıklamada bankanın faiz kararını açıklamasına bir kaç saat kala internet sitesinin yazılık korsanlarının saldırısına maruz kaldığı ifade edildi.Banka’nın açıklamasında “ Merkez Bankası ‘nın internet sayfası korsan saldırıları nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bu durumun giderilmesi ve sitenin faaliyetlerini normal olarak devam ettirmesi için çalışmalar sürmektedir. denildi.
MİT Doğrudan Alım Yapacak
Bakanlar Kurulu’ndan sürpriz kararname... Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle yapılan değişikliklere göre MİT doğrudan alım yapabilecek, 5 kat daha fazla harcama yetkisine sahip olacakTBMM’de MİT yasa teklifinin yasalaştırılması seçim sonrasına kalırken Bakanlar Kurulu sürpriz bir kararname ile MİT’in doğrudan alım yapabilmesinin önünü açtı. Kararnameyle Kamu İhale Kanunu’ndaki (KİK) sınırlamalardan 5 kat daha fazla harcama yetkisi verilen MİT, istediği firmayı ihaleye çağırmayabilecek. Böylelikle MİT’in dinleme techizatları başta olmak üzere ihtiyaç duyduğu birçok alım ve yapım ihalesinde eli rahatlayacak. Bakanlar Kurulu kararıyla; MİT’in, savunma, güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya özel güvenlik ve devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili mal ve hizmet alımlarını düzenleyen 2009 tarihli kararnamede değişiklik yapıldı. Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle yapılan değişiklikler özetle şöyle: Parça parça yapabilecek Daha önce sadece MİT müsteşarı tarafından karar verilen mal ve hizmet alımları yeni düzenlemeye göre ‘Müsteşarlık’ça gerçekleştirilecek. Böylece müsteşar dışında yardımcıları veya diğer ilgili birimler de bu alımlara karar verebilecek. MİT’in mal ve hizmet alımlarına ilişkin kararnamenin temel ilkeler bölümüne önemli bir ekleme yapıldı. MİT, Kamu İhale Kanunu’ndaki temel ilkelerin haricinde ulusal güvenlik ve gizliliğin gerektirdiği hususlar ve hızlı hareket ilkelerini dikkate alarak, istihbari önemi bulunan mal hizmet alımlarıyla yapım işlerini kısımlar halinde yapabilecek. Böylece MİT, toplu olarak gerçekleştirmesi gereken alımları parça parça yapabilecek. 5 katına kadar alım harcaması MİT, Kamu İhale Kurumu’nca büyükşehir belediyesi sınırları içindeki idarelere ihaleye çıkmadan alım yapmak için konulan sınırın 5 katına kadar alım harcaması gerçekleştirebilecek. MİT’in KİK’te belirtilen limitin 5 katına kadar olan yapım işi ve yapım işine konu hizmet alımları için ilana çıkılmadan ve teminat alınmadan doğrudan alım gerçekleştirilebilecek. Bu doğrudan alımlar için ihale komisyonu kurma zorunluluğu aranmayacak. Alımı yapacak harcama yetkilisince görevlendirilecek kişiler piyasada fiyat araştırması gerçekleştirecek. Doğrudan alımla gerçekleştirilecek işlerde teminat alma ve sözleşme yapma zorunluluğu olmayacak. Yapım işi ihalelerinde KİK tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde hesaplanan sınır değerin altında kalan aşırı düşük teklifler açıklama istenmeksizin reddedilecek. İstediği firmayı eleyebilecek MİT, çıktığı ihalelere Kamu İhale Kanunu 11. maddesinde belirtilenlerin dışında kendi belirlediği firmaları da isterse çağırmayacak. Böylece MİT, alım yapacağı mallara ilişkin istediği firmayı eleyebilecek. İhale dokümanlarının bedelli verilmesi halinde bu bedeli MİT Müsteşarlığı belirleyecek. Şartnamede düzenlenmeyen tek kaynak alımlarında yabancı para birimi ile yapılan ihale ve alımlardaki teminatlar, teklif edilen para birimi üzerinden alınacak. Geçici ve kesin teminatın nakit olarak verilmesi duruumnda bedel, tedavüldeki Türk parası olarak kayıtlara alınacak. Ancak geçici ve kesin teminatın banka mektubu olarak verilmesi halinde ise ihale dokümanına ekli standart formlara uygun olması gerekecek. Kesin teminat mektuplarının geçerlilik süresi ile ilgili hususlarda MİT Müsteşarlığı gerektiğinde kesin kabul tarihinden az olmamak üzere garanti süresini de kapsayacak şekilde düzenlemeler yapabilecek. Dövize endekslendi Bütçe yılı içinde sözleşmesi imzalanıp sonraki yıllara devreden mal mukabili alımların bedeli, tahakkuk tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden devredildiği yılın bütçesinden ödenecek. Birden fazla yılı kapsayan işlerde bütçe ödenek programlaması yapılması zorunluluğu MİT ihalelerinde aranmayacak. Kamu İhale Kanunu’na göre yapım işlerinde yapılması zorunlu olan arsa temini, mülkiyet, kamulaştırma ve imar işlemlerinin tamamlanması veya uygulama projelerinin olması şartı MİT ihalelerinde aranmayacak. Böylece anahtar teslimi götürü bedel teklifi alınmak suretiyle ihale yapılması zorunluluğu da ortadan kalkacak. Konsorsiyum engeli MİT’in yaptığı ihalelerde davet edilen firmalar kendi aralarında veya davet edilmeyen firmalar ile ortak girişim olarak ihaleye katılamayacak. Böylece MİT ihalelerine konsorsiyum yolu kapatılmış olacak.Onay şartı kaldırıldı Kararnamede, yapım ihalelerine uyulması gereken hususlarda radikal değişikliğe gidildi. İlgili idarenin yapım ihalelerine davet edilecek isteklileri belirleyip, MİT Müsteşarlığı’na bildirmesi uygulamasına son verildi. Böylece ihaleye davet edilecekleri MİT Müsteşarlığı belirleyecek. Kararnamede açık ihale usulü yeniden tanımlandı. Buna göre açık ihale usulü “Müsteşarlıkça belirlenen ve ilan yapılmaksızın davet edilen isteklilerin teklif verebildiği usüldür” şeklinde tanımlandı.Mliiyet
'30 Mart'tan Sonra Pensilvanya ile Mücadele Edeceğiz'
Erdoğan, Fethullah Gülen için 'Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor' dedi“Paralel yapı” dediği Gülen cemaatini eleştiren Başbakan Tayyip Erdoğan , “12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan AKP’nin Manisa mitinginde konuşuyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: Büyüyen ekonomi rahatsız etti Kirli ittifaklar var. Kirli ilişliler var. Komplo ve kumpaslar var, bunları bozacaksınız. Biz Allah’ın karşısında rücuğa eğiliriz. Bunun dışında kimsenin karşısında eğilmek yok. Eğilmedik bugüne kadar, Allah’ın izniyle bundan sonra da… 81 vilayet, 77 milyon, işte bu oyuna itiraz ediyor. Türkiye’ye yönelik saldırının herkes farkında. Yeniden bir istiklal mücadelesi verdiğimizin herkes farkında. Türkiye’nin büyüyen ekonomisi birilerini rahatsız etti. Aktif, kucaklayıcı, barışçı dış politikası birilerini rahatsız etti. Küresel projeleri, hedefleri, vizyonu birilerini rahatsız etti. Biz göreve geldiğimizde milli gelir neydi? 230 milyar dolar. Yani MHP’den 230 milyar dolarla aldık milli geliri. Şimdi 820 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda siz 230 milyar dolardan 820 milyar dolara gelebilir misiniz? 79 senede, cumhuriyet tarihinde Türkiye’de yapılan bölünmüş yol neydi biliyor musunuz 6 bin 100 kilometre. 11 senede yapılan bölünmüş yol ne oldu biliyor musunuz? 17 bin kilometre… 6 bin 100 kilometre nire, 17 bin kilometre nire… Sormak lazım bu Bahçeli’ye, siz ne yaptınız arkadaş ya? İnanın yaptıkları bir şey yok. Ne varsa AK Parti’nin iktidarı döneminde var. Zaten, millet 5 yıllığına bunlara iktidar verdi, 3,5 yıl verdiler kaçıp gittiler. Niye kaçıp gittin? Kimse size bırak demedi, niye kaçıp gittiniz? Götürecek mecalleri kalmamıştı. Çünkü onlar maalesef, Sakarya depreminde, Kocaeli depreminde, Düzce depreminde çöktüler, bittiler. Biz geldik, imar ettik. Bizim dönemimizde de Bingöl depremi oldu, Van depremi oldu, Simav depremi oldu. 1 yılda yeniden inşa ettik. Biz buyuz, biz buyuz. Biz iş bilenin, kılıç kuşananın anlayışıyla yürüdük. MHP’ye gönül vermiş, CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Biz MHP’nin, CHP’nin yavrusuyla ortak olduğu iktidarda IMF’ye borç 23,5 milyar dolardı. Ödedik, ödedik, ödedik, geçen 14 Mayıs’ta sıfırladık. Şimdi Türkiye’nin IMF’ye borcu yok, şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar, veririz dedik. Veren el, alan elden üstündür. Bunlar milliyetçi değil mi, sevsinler böyle milliyetçiliği. Bunlar kafatası milliyetçisi. Milli bankamız Merkez Bankası… Kasasında ne vardı biliyor musunuz, devraldığımızda MHP’den 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var? 128 milyar dolar var. Halep oradaysa, arşın Manisa’da. Manisa, hesabı sormaya var mıyız? MHP ile CHP’nin yavrusu… Göreve geldim, masamın üzerine bir hesap geldi. MHP’den, CHP’nin yavrusundan aldık ya. Zorunlu tasarruf adı altında 13,5 katrilyon kestiler, işçi ve memurdan. Dedim, işçiye memura devlet borçlu olur mu. Sendikaları toplayın, bu parayı ödeyeceğiz dedik. O parayı biz ödedik, biz. Yolsuzlukların iktidarında böyle bir şey olabilir mi? Bitmedi… Bir de hatırlayın, konut edindirme yardımı adı altında para topladılar mı, topladılar. O 3,5 katrilyonu da biz ödedik. Memur kardeşim, işçi kardeşim umudunu kesmişti ama onu da biz ödedik. Bütün bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu net borç stoğu, 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi ne oldu, 100 liranın 35 lirası borç. Nereden, nereye düşürdük. Devletin borçlanma faizi, 100 liraya 63 lira faiz ödüyordu, şimdi tek haneye düştü. Aradaki fark vatandaşımın cebinde kalıyor. Enflasyon neydi? Yüzde 30… Şimdi yüzde 8. Aradaki fark Ayşe bacının, Fatma bacının mutfağında kalıyor. Ahmet kardeşimin cebinde kalıyor. Ey MHP, ey CHP… Sizin böyle bir derdiniz, aşkınız yok. Bizde dert var. Onun içişn 30 Mart çok önemli. Ne zaman şehit gelse MHP’liler istismar eder Bu arada en çok da çözüm süreci birilerini rahatsız etti. İnşallah bunu da bozacağız. Ölümlerin durması, kanın durması, gözyaşının dinmesi birilerini rahatsız etti. Şehit cenazeleri geldiği zaman MHP’liler sokaklara dökülür, istismar eder. BDP de bunu tersini yapar. İçlerinden biri ölünce bunu istismar eder. Birisi siyasi Kürtçülük, biri siyasi Türkçülük yapıyor. Biz, Türküyle, Kürdüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla,i Romanıyla, Lazıyla, Gürcüsüyle, aklınıza ne gelirse… Biz diyoruz ki tek millet. Ben Türkü de Kürdü de, Arabı da, Boşnağı da beni yaradan Allah onu da yarattığı için seviyorum. Çünkü bizim inancımızda ne siyahın beyaza, ne beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Ne Arabın Kürde, ne Türkün Kürde, ne Kürdün Türk’e üstünlüğü yoktur. Onun için ne diyoruz, tek millet. Arkadan bir şey daha söylüyorum, nedir o? Tek bayrak… Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır. Üç, tek vatan… Ama 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Çünkü Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresi hep birlikte ayağa kalkacak. 10 yıl önce, 12 yıl önce denseydi ki Şırnak’ta havalimanı yapılacak, buna kim inanırdı? Iğdır’da, Ağrı’da, Kars’ta havalimanı yapılacak dense kim inanırdı? Buyurun, bu havalimanları bitti, sadece Hakkari kaldı. Orada da ne yazık ki bölücü terör örgütü zaman zaman tehditlerle müteahhitleri kaçırttı. İsteseler de istemeseler de bitecek. Ablalara ‘defolun’ deyin Huzuru bozmak, istikrarı zedelemek, ekonomiyi durdurmak için gayret sarf edenlere inşallah fırsat vermeyeceğiz. Şimdi çıkmışlar, birileri abla olmuş. Duydunuz mu bu ablaları? Size de yalan, yanlış, iftira her şeyi anlatmaya başladılar mı? Geçen güb Hatay tarafında bir teyze bunlara ne güzel cevap verdi. Ya bunlarda iftira, yalan var. Bunlara sadece bir şey söyleyin. Artık benim vatandaşım adresi biliyor. Bunlara şunu söylemek lazım. Sizin hocanız, benim kızımın başının örtüsünü açmaya çalışan birisidir. Defolun demek lazım. MHP, ne zaman Pensilvanya’yla dost oldun? Affedersiniz, kendine göre fetvalar veren birisiyle bizim işimiz yok. Bunu söyleyin. Bunlar hizmet yapıyor öyle mi? Ne oldu? Aralar açılınca şimdi öğrencileri dışarı atıyorsunuz. Siz onları orada bedava yatırmıyordunuz. Ne oldu şimdi size? Aldığınız o zekat paralarını nereye harcadınız? Aldığınız kurbanlıkları nereye harcadınız. Kardeşlerim 30 Mart aynı zamanda bu hesabın bozulmasıdır. Bu ablalar diyorlar ki, AK Parti’ye değil MHP’ye verin. Şimdi orayla dost oldular. Ne zamandan beri dost oldunuz? Dert o değil, dert AK Parti’yi Manisa’da, Türkiye’de oylarını düşürebilir miyiz? Başarılı olamayacaksınız. Sizin tuzağınız varsa, halkımın da tuzağı var, Hakk’ın da tuzağı var. Onların ablaları bir kenara, bizim ablalarımız bize yeter. Onlar beddua seansları yapıyor evlerde. Yurtlarında… Ama bizim dua seanslarını yapan kardeşlerimiz burada. Abiler burada,… Onların ağabeyleri varmış… Bizim ağabeylerimiz Allah’ın izniyle Manisa’da sandıkları patlatacak. Aileleri böldüler aileleri, milleti parçaladılar milleti. Yalan yanlış gazeteler, broşürler basıp evlere dağıttılar. Bunun adı hukukta casusluktur, ajanlıktır. Ama yakayı ele verdiler, bedelini de ağır ödeyecekler. Dedim ya, inlerine gireceğiz. Öyle kolay kolay biz bu devleti sokakta bulmadık. Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi tehdit eden bu unsurlara karşı gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz, gereken hesabı da soracağız. Mardin’de BDP’ye oy verin diyorlar Mardin’de, Siirt’te açık açık BDP’ye oy istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? AK Parti’nin karşısında kim güçlüyse orada. Kendi amaçları uğrunda, meşru, gayrimeşru… Yeter ki AK Parti’nin karşısında olsun. MHP’lilere diyorlar ki, Ankara’da İzmir’de İstanbul’da CHP’ye oy veren. Pensilvanya CHP’den yolsuzluk nedeniyle atılmış şahsı aday olarak istedi. Bu CHP’de onu aday yaptı. O yolsuzluk klasörünün önünde Kılıçdaroğlu’nun çekilmiş resimleri vardır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun da ondan pek farkı yok. Kılıçdaroğlu utanmadan ‘ortaya çıkar’ diyor İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimiz eczaneden alıyor muyuz? Bunun kadri kıymetini 30 Mart’ta gösterelim diyorum. Sandıklara sahip çıkın, bunlar her türlü numarayı yapa. Bunlar her şeyi yaparlar. Sandıklar bizim namusumuzdur diyeceksiniz, sahip çıkacaksınız. Kuş uçurtmayacağız. Her gün konuşmalarına bakın. Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’nin konuşmalarına bakın. Adeta birbirlerinin avukatlığını yapıyorlar. Eli kanlı terör örgütlerine de artık sahip çıkıyorlar. Polise kurşun yağdıran terör örgütüne, kendisi üstlendiği halde, DHKP-C, Kılıçdaroğlu utanmadan bul çıkar diyor. Hale bak ya. Seni biliyoruz, gösterin bana o terör örgütünü, gideyim üye olayım diyen adamsın sen. Senin karakterinde bu var. Şimdi bakıyoruz, MHP de kol kanat germeye başladı. Kardeşlerim, dikkat edin, oyun çok büyük. Bunlar AK Parti iktidarını, milletin iktidarını yıpratmak, istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir Türkiye kurmak istiyorlar. Bu oyuna gelme Manisa. 30 Mart’ta sen bu oyunu sandıkta bozacaksın Manisa… Manisa’daki CHP’li, MHP’li kardeşim. Az önce örnekler verdim. MHP döneminde neler oldu, biz neler yaptık? 30 Mart’ta sen de gönül verdiğin partiye bir ders vermelisin diyorum. Bunlar büyükşehir belediyeciliği nedir bilmez. İstanbul gibi bir şehirde 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. CHP’den 2.5 milyar dolarla devraldım, 1.2 milyar dolar borçla devrettim. Çamur, çöp, hava kirliliği, susuzluk felaketti. Hamdolsun 2 yılda ne çöp dağları, ne susuzluk, ne hava kirliliği kaldı. Aynı şekilde Manisa’yı da modern bir büyükşehir haline getirelim. Biz büyükşehir yasasını çıkardığımızda, CHP, MHP ve BDP karşı çıktı. Şimdi bunlar hangi yüzle karşınıza çıkıp oyunuzu bize verin diyecekler. Siz Manisa’nın büyükşehir olmasını istemediniz ki ya? Bunlara gereken dersi vereceğiz . Bu meydan zaten bunu gösteriyor. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon 12 yıl boyunca çetelerle, mafyayla, cuntayla mücadele ettik. Devlete sızmış, milletin enerjisini hortumlayan çeteleri tasfiye ettik. İnşallah 30 Mart’tan sonra kalan çeteleri de tasfiye edeceğiz. Ergenekon’la mücadele ettik. Pensilvanya yönetimindeki Neo-Ergenekon’la da mücadele edeceğiz. Pensilvanya’da inzivaya çekilmiş… Gel ülkende inzivaya çekil. Bu nasıl bir inziva. İnzivaya çekilmiş ama oradan alufteleri takip ediyor. Sen hoca mısın, istihbarat örgütünün başı mısın, nesin sen?T24
Taksit Yasağından Sonra Harcamalarda 4 Milyar TL Düşüş Yaşandı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun yayımladığı raporlara göre bireysel taksitli kredi kartı harcamaları taksit yasağının başladığı Şubat 2014 tarihinde toplamda 4 milyar birden azaldı Gazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim elemanlarından Doç. Dr. Murat Atan, kredi kartı harcamalarına getirilen taksit yasağının sonuç verdiğini belirterek, 'Taksitli harcamalar daha da düşecek.' dedi. RESMİ VERİLER Resmi verilere göre 27 Aralık 2013 tarihinde 47 milyar 106 milyon TL olan taksitli kredi kartı harcamaları 31 Ocak 2014 tarihinde 47 milyar 835 milyon TL'ye yükseldi. Ancak kredi kartına taksit sınırlamasının getirildiği 1 Şubat 2014 tarihinden itibaren, ayın sonuna kadar bu rakam 43 milyar 965 milyon TL'ye gerileyerek, yaklaşık 4 milyar birden düştü. Kurumsal Taksitli Kredi Kartı harcamalarında da Şubat sonu itibariyle yaklaşık 700 milyon TL düşerek 5 milyar 676 milyon TL'ye geriledi. Bireysel ve Kurumsal Taksitli Kredi Kartı harcamaları bir ayda toplam 4 milyar 500 milyon TL düştü. Gelir düzeyi düşük olan vatandaşın borcunu borçla çevirdiğini anlatan ekonomist Murat Atan, 'Vatandaşın gelir düzeyi düşük. Ama 4- 5 kredi kartı var ve hepsine borçlu. Bu borçları ödemek için yüksek faizli krediler kullanıyor. Bu durum da vatandaş kazanmadan harcamış oluyor. Bu her şeye rağmen tüketim çılgınına dönem toplumumuzu frenlemek adına olumlu bir gelişme.' ifadelerini kullandı. BANKALARIN KARLILIĞINI ETKİLEYECEK Söz konusu durumun bankaların karlılık düzeylerini muhakkak etkileyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Atan, 'Ancak bankaların karlılığının azalması, bankaları çok etkilemez. Önemli olan bankaların aktif kalitesinin bozulmaması. Artık bankalar kredi plasmanı yapamadıkları için eskisi kadar kredibilitesi yüksek kişilere kredi vermek yerine daha düşük seviyede kredi, yani geri dönmeme riski olan kredileri verme yönünde hareket ediyor. Bu da aktif kalitesini bozuyor ' diye konuştu. BANKALAR MERKEZ'DEN BORÇ ALMAK YERİNE BİRBİRLERİNE BORÇLANIYOR Merkez Bankası dövizdeki dalgalanmayı durdurmak için son çare başvurduğu faiz artırımından sonra bankaların yurt içindeki bankalara olan borcu birden arttı. BDDK'nın verilerine göre bankaların yurt içindeki bankalara olan borcu bir ayda 2 milyar TL arttı. 31 Ocak 2014'te 3 milyar 104 milyon TL olan bankaların yurt içindeki bankalara olan borcu 28 Şubat'ta 5 milyar 55 milyon TL'ye yükseldi. Murat Atan, bu gelişmeyi de 'Merkez Bankası bankalara borç verme faizini birden bu kadar yükseltince, bankalar birbirlerinden borç almaya başladı. Bu durum kısa vadede belki ama uzun vadede sürdürülebilir bir şey değil.' şeklinde değerlendirdi. Milliyet
Moody's 10 Türk Bankasını Olası Bir Not İndirimi İçin İzlemeye Aldı
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, 10 Türk bankasını olası bir not indirimi için izlemeye aldı. Moody's açıklamasına göre, kuruluş, Akbank, Asya Katılım Bankası, Şekerbank, Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halkbankası, Türkiye İş Bankası, Vakıflar Bankası ve Yapı ve Kredi Bankasını olası bir not indirimi için izlemeye aldı. Açıklamada, bankacılık sisteminin ileriki 12-18 ay boyunca, büyümedeki yavaşlama, Türk bankalarının fonlama maliyetlerinin artması ve politik risklerden dolayı zorlu bir durumun içerisinde olacağını belirtildi. Türk bankalarındaki varlık kalitesinin ve karlılığın zayıflayacağı bildirildi. Türkiye'nin 2014 yılında yüzde 2,5 büyüyeceği öngörülen açıklamada, Türk bankalarındaki fonlama masraflarının 2013 ortalamasıyla karşılaştırıldığında 400 baz puan arttığı kaydedildi. Amerikan Merkez Bankasının (Fed) parasal genişlemeyi azaltması, politik belirsizlikler, potansiyel bir parasal sıkılaştırma ve iç talepteki zayıflamanın Türkiye'nin büyümesine aşağı yönlü riskler oluşturduğu ifade edildi. Açıklamada, Türk bankalarının kredilerden kaynaklanan sıkıntıları absorbe etme kapasitesinin olduğu ancak bu 10 bankanın kredi profillerinin zayıflayacağı belirtildi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB), dış fonlama maliyetleri arttığı taktirde rezerv gereksinimlerini azaltmayı düşünebileceği kaydedilen raporda, refinansman ihtiyacının artması durumunda ise bankacılık sisteminin önemli seviyede rezervden yararlanacağı aktarıldı. Türk bankacılık sisteminin toplam varlık ve kredilerinin, 2010 yılından bu yana sırasıyla yüzde 72 ve 99 oranında büyüdüğü hatırlatılan açıklamada, bu durumun pazar fonlarına güvenin artması ve kredi mevduat oranının yüzde 88'den yüzde 114'e yükselmesiyle sonuçlandığı ancak bankacılık sisteminin bazı kısımlarında bu güvenin bittiğini kaydetti. İç siyası karışıklık Moody's açıklamasında bu nedenlere ilave olarak, tüm gelişmekte olan piyasaları etkileyen ABD Merkez Bankasının (Fed) tahvil alımlarını azaltması başta olmak üzere, Türk bankalarının karşılaştığı zorlukları şiddetlendiren 'iç siyasi karışıklığa' işaret edildi. Türkiye gibi düşük sınır ötesi çeşitliliğin olduğu sistemlerde, bir bankanın kendine has probleminin geniş sistematik soruna neden olabileceği savunulan açıklamada, son küresel finansal krizin, bankalar için destek çerçevesinin nasıl hızla değişebileceğini gösterdiği belirtildi. Not düşürmek için değerlendirmeler tarafından yansıtıldığı gibi not üzerinde yukarı yönlü baskıların bulunmadığına değinilen açıklamada, 'Operasyonel çevrede ve gelişmekte olan piyasalara doğru mevcut dış likidite koşullarındaki bir iyileşme orta vadede reyting dengeleyici faktörler olabilir ve bunlar bankacılık sisteminin güçlü performansına katkı sağlayacaktır. Tam tersine, not üzerindeki daha fazla aşağı yönlü baskılar, varlık kalitesi ya da karlılıktaki önemli derecede bozulmaya yol açan operasyonel çevreden veya piyasa erişiminin uzun bir süre için kısıtlı olmaya başlamasından kaynaklanabilir' ifadelerine yer verildi. CNN Türk
Umut Oran: AKP Kendi “İstikrarı” İçin Halkı Borca Mahkum Etti
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, AKP iktidarının  “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diyerek, ülkeyi ağır borç yükünün altına sokup, kredili refah yarattığını belirterek, “AKP kendi ‘istikrarı’ için halkı borca mahkum etti. Baharın müjdesi Nevruz’da “kuş cıvıltısına” dahi tahammülü kalmayan Erdoğan, artık kaybetmeye mahkum. Çünkü “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diye yıllarca halkı kandırıp yandaşlarını zenginleştirip, dünyada benzeri görülmemiş yolsuzluklara imza atan AKP kaçınılmaz sonuna yaklaşıyor.  30 Mart seçimleri AKP iktidarından kurtulmadan ilk önemli dönüm noktası olacaktır. Türkiye’nin 12 yılını çalan AKP, geride ağır bir borç yükü bırakıp gidecek.  Borçla tüketen değil, üreten ve adil bölüşen Türkiye’yi CHP olarak elbirliğiyle inşa edeceğiz; üretim tüketim dengesini kuracağız. Sosyal demokratlar olarak bu ülkede sosyal yardımları da ilk biz başlattık, bunu da olması gerektiği gibi, sağlıklı biçimde uygulayacağız. Sosyal yardımların kesilmesi değil bilakis daha etkili biçimde katlanarak artması sağlanacaktır” dedi.Konuyla ilgili olarak bugün yazılı açıklama yapan Umut Oran, şunları kaydetti:   AKP iktidara geldiğinde 2 milyar liranın altında bulunan tüketici kredileri, 125 katlık artışla 249.5 milyar liraya yükseldi. Bireysel kredi kartları ile birlikte hane halkının toplam borç yükü 52 kat büyüyerek 6.3milyar liradan 333.6 milyar liraya ulaştı. Kredi kartı sayısı 2002 sonundan bu yana yüzde 261 artışla 57 milyona ulaştı. AKP döneminde vatandaşın cebine net 41 milyon adet yeni kredi kartı konuldu. 3 milyon dolayındaki yurttaş, tüketici kredisi ve/veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için “kara liste”de... AKP, halkı sürekli borçla tüketmeye teşvik etti; bankacılık sektörünün yurt dışından borç olarak sağladığı kaynaklar tüketici kredisi şeklinde başta konut olmak üzere tüketime pompalandı. Tüketici kredisi ve kredi kartlarıyla henüz kazanılmamış gelirler üzerinden borçlanarak tüketen vatandaşlara sanal bir refah süreci yaşatıldı. Borçlar dağ gibi büyürken, vatandaşın sahte zenginleşme algısı oya tahvil edildi. AKP döneminde, Türkiye’nin önceki 80 yıldaki toplam dış borç stoku üçe katlandı. 2002 sonunda 129.6 milyar dolar olan dış borç 400 milyar dolara yaklaştı. Gelecek bir yıl içinde yapılması gereken dış borç ödemesi ise 163 milyar dolar…  “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” dediler, ülkeyi ağır borç yükünün altına sokup, kredili refah yarattılar. Gelinen aşamada vatandaş bankalara; bankalar ve şirketler ise yurt dışı kreditörlere gırtlağına kadar borçlu. Türkiye, 30 Mart yerel seçimlerine tüm kesimleriyle ağır borç yükü altında giriyor. AKP döneminde Türkiye borçlanma rekoru kırdı. Halk sürekli borçla tüketmeye teşvik edildi; bankacılık sektörünün yurt dışından borç olarak sağladığı kaynaklar tüketici kredisi şeklinde başta konut olmak üzere tüketime pompalandı. Tüketici kredisi ve kredi kartlarıyla henüz kazanılmamış gelirler üzerinden borçlanarak tüketen vatandaşlara bir sanal refah dönemi yaşatıldı. Vatandaşın sahte zenginlik algısı oya tahvil edildi. Bankacılık sektörünün sürekli tüketici kredileri ve kredi kartları ile fonladığı, adeta kaynak bombardımanına tuttuğu iç tüketim canlandıkça, ithalat, dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açık büyüdükçe büyüdü. Gelinen aşamada vatandaş bankalara; bankalar ve şirketler ise yurt dışı kreditörlere borçlu. Türkiye, 30 Mart yerel seçimlerine tüm kesimleriyle gırtlağa kadar borç içinde giriyor. Hanelerin borç yükünde yüzde 12 bin 544’lük artış… AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının sonunda 2 milyar liranın altında bulunan toplam tüketici kredileri, aradan geçen sürede tam yüzde 12 bin 544 oranında (125 kat) artarak bu yılın Ocak sonu itibariyle 249.5 milyar liraya ulaştı. Tüketici kredilerinin 111 milyarını konut, 8.4 milyarını taşıt kredileri, yaklaşık 130 milyarını ise diğer krediler oluşturuyor. 2002 sonundan bu yana tüketici kredileri içinde en hızlı artış yaklaşık 417 katla konut kredilerinde yaşandı. Aynı dönemde bireysel kredi kartı borçları da yüzde 1.841 oranında (18.4 kat) artarak 4.3 milyar liradan 84.1 milyar liraya yükseldi. Böylece tüketici kredileri ile bireysel kredi kartı borçlarının toplamından oluşan hane halkı toplam borç yükü, AKP döneminde 52 kat büyüyerek 6.3 milyar liradan 333.6 milyar liraya ulaştı. AKP ile birlikte kredi kartı sayısı patladı Türkiye’de 1970’li yıllardan itibaren kullanılmaya, daha çok 1980’lerde yaygınlaşmaya başlayan kredi kartlarının sayısı 2000’li yıllarda katlanarak büyüdü. 1997 yılında 5 milyonun altında bulunan, 2001 sonunda 14 milyona yaklaşan kredi kartı sayısında, asıl patlama AKP döneminde yaşandı. Ocak 2014 itibariyle 57 milyon adede yaklaşan kredi kartı sayısı 2002 sonundan bu yana yüzde 261 oranında artış gösterdi. Bu dönemde vatandaşın cebine net 41 milyon adet yeni kredi kartı konuldu. Kredi kartında yıllık işlem hacmi 424 milyar lira… Kredi kart sayısındaki artışa paralel olarak bu kartlarla yapılan alışveriş ve nakit çekimlerin hacminde yaşanan hızlı büyüme de son yıllarda ivme kazandı. 2008 yılında alışveriş ve nakit çekim olmak üzere toplam 185.5 milyar lira olan kredi kartı işlemlerinin tutarı 2013 yılında 424 milyar liraya ulaştı. Bu da GSYH’de yaklaşık yüzde 72 paya sahip olan özel tüketim harcamalarının yüzde 40’ına yakın bir orana denk geliyor. Geçen yılın tümünde kredi kartlarıyla 387 milyar liralık alışveriş, 37 milyar liralık da nakit çekim işlemi gerçekleştirildi.   Toplam kredi kartı borç bakiyesi 100 milyara gidiyor Bireysel ve kurumsal tüm kredi kartlarındaki toplam borç bakiyesi 2002-2013 döneminde 21 kat büyüyerek 94.9 milyar liraya ulaştı.  2002 sonunda sadece 4.3 milyar lira olan bireysel kredi kartı sahiplerinin borç yükü, 2013 sonunda 83.8 milyar liraya yükselirken; 2004 sonundan itibaren kayıtlara giren kurumsal kredi kartı sahiplerine ait borç yükü de aynı tarih itibariyle 11.1 milyar lira oldu. 2002 sonuna göre bireysel kredi kartlarındaki borç bakiyesi yaklaşık 18 kat, kurumsal kredi kartlarındaki toplam borç yükü ise 54 kat artış gösterdi.   3 milyon kişi “kara liste”de… Farklı aylarda borcunu ödeyemediği için kara listeye alınanlarla ilgili mükerrerlik giderildikten sonra; başka deyişle bir kişinin yıl içinde bir kez sayılması durumunda tüketici kredisi borcunu ödemeyenlerin 2009 sonunda 169 bin 590 olan sayısı, 2013 sonunda 1 milyon 215 bin 308’e ulaştı. Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı da 272 bin 18’den 1 milyon 738 bin 794’e yükseldi. Böylece “kara listede” yer alanların toplam sayısı 441 bin 608’den 2 milyon 954 bin 102’ye yükselerek 7’ye katlandı. Ailelerin gelir artışı yavaşlarken borç artışı hızlandı… 2013’ün tümünde hane halkı harcanabilir gelirinin yüzde 9.7, yükümlülüklerinin ise yüzde 24.1 arttığı tahmin ediliyor. Buna göre hane halkının borç artışı gelirdeki ile giderek arayı açıyor. Hane halkı yükümlülüklerinin harcanabilir gelirine oranı yüzde 40’a yaklaşıyor. Bu oran daha iki yıl önce yüzde 20’lerde bulunuyordu. Bu arada hane halkının faiz ödemelerinin de yılın tümünde yüzde 21.7 artışla 36.5 milyar liraya ulaştığı tahmin ediliyor. Buna göre 2011’de yüzde 4.4 olan, geçen yıl yüzde 4.9’a çıkan faiz ödemelerin harcanabilir gelire oranı 2013’te yüzde 5.4’e ulaştı. Hane halkı yükümlülüklerindeki artışa karşılık hane halkı tasarruf oranı ise yüzde 7 dolayında bulunuyor ve düşmeye devam ediyor. 80 yıldaki dış borcu, 11 yılda üçe katladılar… AKP döneminde Türkiye’nin dış borcu üçe katlandı. 2002 sonunda 129.6 milyar dolar olan toplam dış borç, en son Eylül 2013 durumunu yansıtan verilerde 373 milyar dolar olarak açıklandı. Yani ülke olarak 400 milyar dolar dolayında dış borcumuz bulunuyor. Başka deyişle AKP döneminde, Cumhuriyetin ilk 80 yılında oluşan stokun iki katı kadar net dış borçlanmaya gidildi. Yani 80 yılın sonundaki dış borç bakiyesi, 11 yılda üçe katlandı. 373 milyar dolarlık dış borcun 111.7 milyar doları kamunun, 5.6 milyar doları Merkez Bankası’nın, 255.3 milyar doları ise özel sektörün… Dış borcun büyük bölümünün özel sektöre ait olması dolayısıyla AKP sorumluluktan kaçamaz. Çünkü özel sektörün borcu da ülkenin borcudur. Ayrıca AKP işbaşına geldiğinde kamu finansmanını dış borç yerine ağırlıkla iç borçla döndürmeyi benimserken, kur garantisi vererek özel sektörü dışarıdan borçlanmaya teşvik etti. Şimdi küresel likidite kısılırken, yıllardır AKP’ye güvenip fütursuzca borçlanmış olan bankalar ve reel sektör,  yükselen kurlar nedeniyle ciddi risk altında. Bunun da en büyük sorumlusu yine AKP hükümettir. Fed’in parasal sıkılaştırma kararları ile dövizde rekor artış yaşanırken, Türkiye’nin önümüzdeki bir yıl içinde 163 milyar dolar dış borç ödemesi gerekiyor. Bunun da 87 milyar dolarının bankalar ve diğer finans kuruluşlarınca, 51.7 milyar dolarının da reel sektör kuruluşlarınca yapılması gerekiyor.   Üreten Türkiye için CHP… AKP’nin ekonomi modelinin özünü “tatlı kâr” ortamının çektiği yoğun “sıcak para” ve borçla tüketime özendirilen halkın harcama artışı sayesinde ülkeye yaşatılan sanal büyüme, suni canlılık ve ödünç, kredili refah oluşturuyordu. AKP iktidarı boyunca Türkiye yoğun sıcak para girişi ve bankaların yurt dışında sağladığı kredilerle iç tüketimi fonlaması sayesinde kağıt üzerinde, sanal büyüme kaydetti. Ancak istihdam yaratmayan, işsizliği azaltmayan bu sahte büyümenin kimseye bir hayrı dokunmadı. Aksine tüketimle büyüme modeli, kaçınılmaz olarak, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir cari açık belasını Türkiye’nin başına musallat etti ve tüm kesimleriyle ülkeyi ağır bir borç yükünün altına soktu. Fed’in parasal sıkılaştırma uygulamasını hayata geçirmesi üzerine ise sıcak para ve borçlanma dışında oyun planı bulunmayan AKP’nin ekonomideki sahte başarı masalı da sona erdi. Yıllardır milleti yalanlarla kandırıp oy alan Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk ve usulsüzlüklerinin de ortaya saçılması ile gerçekler ortaya çıktı.  AKP oyları hızla eriyor...   Kendi yaptığı araştırmalarda bile oyları yüzde 30’lara inen Erdoğan, elindeki devlet olanaklarıyla daha da despotlaşıyor ve ne pahasına olursa olsun bir kez daha iktidar olmanın yolunu arıyor, ancak nafile…   Baharın müjdesi Nevruz’da “kuş cıvıltısına” dahi tahammülü kalmayan Erdoğan, artık kaybetmeye mahkum. Çünkü “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diye yıllarca halkı kandırıp yandaşlarını zenginleştirip, dünyada benzeri görülmemiş yolsuzluklara imza atan AKP kaçınılmaz sonuna yaklaşıyor.   30 Mart seçimleri AKP iktidarından kurtulmadan ilk önemli dönüm noktası olacaktır.   Türkiye’nin 12 yılını çalan AKP, geride ağır bir borç yükü bırakıp gidecek.   Borçla tüketen değil, üreten ve adil bölüşen Türkiye’yi CHP olarak elbirliğiyle inşa edeceğiz; üretim tüketim dengesini kuracağız.   Sıcak paraya değil, ulusal tasarruflara dayanan hızlı büyüme ve milli gelirin adil dağılımını sağlayacağız.   Sosyal demokratlar olarak bu ülkede sosyal yardımları da ilk biz başlattık, bunu da olması gerektiği gibi, sağlıklı biçimde uygulayacağız. Sosyal yardımların kesilmesi değil bilakis daha etkili biçimde katlanarak artması sağlanacaktır.
Avrupa Ekonomisi Krizi Atlatamadı
LONDRA — Avrupa Birliği, ekonomik büyüme tahminlerini olumlu yönde değiştirdi. AB, bu kararı, Yunanistan’ın bütçede artıya geçmesiyle ekonomik kurtarma paketinin yeni bir dilimini daha garantilemesi üzerine aldı. İtalya’daysa yeni hükümet durgun ekonomiyi canlandırma sözü verdi. Peki bu müjdeli haberler, euro krizinin geride kalacağının göstergesi mi? Birçok uzman, bu soruya olumsuz yanıt veriyor. Avrupa Birliği, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankası’nın oluşturduğu uluslararası kredi troykasının denetçileri, Atina’da hiç de hoş karşılanmadı. Yunanistan’ın 12 milyar 8 milyon dolarlık Mayıs ayı ödemelerini karşılaması için ekonomik kurtarma paketinin yeni taksidine ihtiyacı var. Yunanistan’ın çalışma reformlarını ağırdan aldığı gerekçesiyle görüşmeler aylardır yapılamıyor. Protestocular ‘insanların hayatı sözkonusuyken siz kar-zarar hesabı yapıyorsunuz’ diyerek denetçilere tepki gösterdi. Yunanistan ekonomisi 2008‘den bu yana yüzde 25 oranında küçüldü. İşsizlik oranıysa yüzde 28. Kemer sıkma politikalarından sonra bütçede ilk kez gayri safi milli hasılanın yüzde bir buçuğu oranında artıya geçildi. Ancak Londra’daki Avrupa Reform Merkezi’nden Simon Tilford’a göre Yunanistan’ın önünde daha çok uzun bir yol var: ”Hiçbir gelişmiş ülke ya da ikinci dünya ülkesi, Yunanistan’ın başardığı oranda bir mali ayarlama yapmayı başaramadı. Ancak Yunanistan’ın borç yükünden kurtulması için bütçede çok daha yüksek oranda fazlaya ihtiyaç var.” Avrupa Birliği, kısa süre önce büyüme tahminlerinde değişiklik yaptı. Buna göre euro bölgesi bu yıl yüzde 1,2, 2015’te de yüzde 1,8 oranında büyüyecek. Olli Rehn, AB Ekonomi ve Mali İşler Sorumlusu: ”Ekonomik iyileşme, hala mütevazi ölçülerde de olsa Avrupa Birliği ülkelerinde hızla yayılıyor. Ekonomik faaliyetlerin en zor durumdaki ülkelerde de artış göstermesi, çok iyi haber.” Bu ülkelerden biri de İtalya. Floransa’nın eski belediye başkanı 39 yaşındaki Matteo Renzi, ülkenin en genç başbakanı oldu. 22 Şubat’ta göreve başlayan Renzi, hükümet harcamalarını ve vergileri azaltma sözü verdi, İtalyan ekonomisinde devrim yapacağını söyledi. ”Bu parlamentonun dışında hiç kimse, siyasetçilerin iş yapabileceğine inanmıyor. Bu nedenle büyük bir risk alıyor ve reform sürecini hızlandırıp takvime uygun şekilde tamamlamak istiyoruz.” Avrupa Reform Merkezi’nden Simon Tilford, İtalya’da esen siyasi değişim rüzgarları ve euro bölgesinde ekonomik iyileşmenin filiz vermesiyle bazılarının euro krizinin sona ereceği umuduna kapıldığını söylüyor: ”Ekonomik büyümenin yeniden başlaması ve mali pazarların durulması nedeniyle gevşeme havasına girme riski var. Avrupalı siyasetçiler euro bölgesinde ciddi kurumsal reformlar yapmadan, örneğin risk havuzu oluşturmadan da kriz batağından kurtulabileceklerini düşünebilir.” Birçok uzman, reformlar yapılmazsa Avrupa’nın ekonomik sorunlarını çözemeyeceği görüşünde. Ancak en zayıf ekonomilerin bile canlanma sinyalleri vermesi, yedi yıldır süren ekonomik durgunluk ve kemer sıkma döneminden sonra Avrupa’ya rahat bir nefes aldıracağa benziyor.
'Ne Açıklaması Yapacağım, Baykal Kasetini Ben Kaldırdım Ben'
Başbakan Erdoğan, Pensilvanya’daki zat, CHP’yi MHP’yi aldattı. Gitti onlara dedi ki, 'benim elimde sağlam şantaj malzemesi var, ben buradan yükleneyim, siz de oradan yüklenin.' Başbakan Tayyip Erdoğan , Düzce mitinginde 'Baykal kasedi' iddialarına cevap verdi. Erdoğan, 'Biz inancımız gereği bu tür ahlaksızlıkları yapacak kadar densiz değiliz. O görüntüler internete düştüğünde ben kaldırdım ben' dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP’nin Düzce mitinginde konuştu. Erdoğan’ı konuşmasının satırbaşları şöyle: Deniz Baykal kaseti Şimdi bu sabah arkadaşlarım bana bir şey söyledi hani malum Baykal ile ilgili bir olay vardı ya, yahu bunu benim ayarladığımı söylüyorlar. Kılıçdaroğlu denilen ahlak yoksunu adam diyor ki “açıklama yapsın.” Yahu neyin açıklamasını yapacağım Bu orada, sosyal medyaya düştüğü zaman onu sosyal medyadan kaldıran kim Ben kaldırdım ben. ‘Plan projeleri yok, ne anlatacaklar?’ Bir süredir ahlakı dışlayan, edebi dışlayan, nezaketi dışlayan, anayasayı, yasaları dışlayan bir siyaset yapılmak isteniyor. Ana duası, cennet kapısı. Cennet annelerin ayakları altındadır, babaların değil. Onun için annelerinizin ayaklarının altını öpün, cennetin kokusunu orada hissedin. Muhalefet partilerini görüyorsunuz. Meydanlarda plan anlatıyorlar mı, proje anlatıyorlar mı? Plan, proje yok ki. Neyi anlatacaklar? ‘Pensilvanya, CHP ve MHP’yi aldattı’ Pensilvanya’daki zat, CHP’yi MHP’yi aldattı. Gitti onlara dedi ki, benim elimde sağlam şantaj malzemesi var, ben buradan yükleneyim, siz de oradan yüklenin. Birlikte bu ghükümeti devirelim dediler. CHP buna inandı, biat etti. MHP de aynı şiekilde inandı. Diz çöktüler. Ama yıkamazlar. Biz milletle geldik, milletle yürüyoruz. Biz gücümüzü halktan ve Hak’tan alıyoruz. ‘CHP utanmadan başörtüsü sorununu biz çözdük diyor’ CHP diyor ki, “başörtüsü sorunun ben çözdüm.” Biz MHP’yle üniversitede başörtülü olarak okumanın yolunu açalım dedik. Engel üzerine engel çıkardı MHP. Dedi ki, “devlet dairesine hayır.” Evet dedik. Ne oldu, 411 oyla meclisten geçti. Şu Doğan Grubu’nun gazeteleri… “411 el kaosa kalktı” dediler. Şimdi CHP, utanmadan sıkılmadan ben çözdüm diyor. Bunu neresi çözdü biliyor musunuz? Yüzde 58. Referandumda siz bize yüzde 58 ile evet dediniz mi? İş bitti. Orada ne CHP vardı ne MHP vardı. ‘ABD’den sipariş memur…’ Şu MHP’ye dersini verin ya. Verin dersini. Çok daha ağır bir ders alsın bunlar. 230 milyar dolar milli gelirle bu Bahçeli bize devretti. Biz, bunun üzerine ne ilave ettik biliyor musunuz? 590 milyar dolar. Şimdi milli gelirimiz 820 milyar dolar oldu. Bahçeli ya, bu işler senin işin değil. Bankaları iflas ettirdiler, Ziraat Bankası çöküyordu, Halkbank öyle, Vakıfbank öyle. ABD’den sipariş bir memur getirdiler, çözecek zannettiler, çözemedi. Çiftçi kardeşim, Bahçeli yüzde 59 faizle onlara kredi veriyordu, biz yüzde 5’le kredi veriyoruz. Esnaf kardeşim, Bahçeli yüzde 47 faizle kredi veriyordu, biz yüzde 4-5’le. Aramızdaki fark bu. IMF’ye bu Bahçeli ne kadar borç bıraktı biliyor musunuz? 23.5 milyar dolar. Kim ödedi, biz ödedik. Şimdi sıfır. Merkez Bankası bizim milli bankamız. Siz nasıl milliyetçisiniz? Bunlar kafatası milliyetçisi, kafatası. 27.5 milyar dolarla Merkez Bankası’nı bize devrettiler, şu anda 158 milyar dolar döviz rezervimiz var. Yolsuzlukları olan bir iktidar bunları yapar mı? Devletin borcu neydi biliyor musunuz? Yüz liranın 73 lirası borçtu. Şimdi yüz liranın 35 lirası borç. İhracat 36 milyar dolardı, şimdi 152 milyar dolar. Nereden nereye çıktı. ‘Hizmet derken Pensilvanya’nınki gibi değil’ Şimdi, kitaplarımızı ücretsiz olarak alıyor muyuz? 4+4+4… Şu anda başımız örtülü olarak okullarımıza gidiyor muyuz? Katsayı engeli var mı? İstediğin üniversiteye gidebilir misin? Sizden şimdi gayret istiyorum, en güçlü üniversitelere gideceksiniz. Pensilvanya’yı ne rahatsız etti biliyor musunuz? İmam hatipler rahatsız etti. Düz liselerde Kuran-ı Kerim derslerinin okutulması rahatsız etti. Biz, şu süre içinde Düzce’ye ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Şu 12 yıl içerisinde Düzce’mize hamdolsun yaptığımız yatırımın toplamı 5 katrilyon oldu. Demek ki ortalama yılda 400 trilyon Düzce’ye yatırım yaptık. MHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Oyunuzu esere, hizmete mi vereceksiniz yoksa ideolojiye mi vereceksiniz? İdeoloji karın doyurmuyor, modern bir şehirciliği getirmiyor, hizmeti getirmiyor. Ama Pensilvanya’nınki gibi bir hizmet değil, karıştırmayalım.T24
Bülent Arınç: 'Merkez Bankası'nı Tehdit Etmek Doğru Değildi'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Merkez Bankası’nı tehdit etmek doğru değildi. Cumhurbaşkanı belki sadece yol göstermekle kalmalı' dedi. Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Abdullah Gül'ün olası adaylığı ile ilgili ise ''İsabetli olur, güzel olur'' sözlerine ilişkin ''Cumhurbaşkanımızın sözleri bir ümittir ışıktır. Şık olanı kendisinin bizzat davet edilmesidir. Henüz o noktada olmadığımızı düşünüyorum. Eğer Başbakan olmayacaksa Abdullah Gül için gönlümden geçen Meclis Başkanlığıdır' açıklamasında bulundu.Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün olası adaylığı konusunda ''Güzel olur, isabetli olur'' demesini nasıl yorumlarsınız?Abdullah Gül ile dava arkadaşıyız çok başarılı bir siyasetçidir. Cumhurbaşkanlığında çok başarılı bir performans sergiledi. Görevi büyük bir şerefle arkadaşına devretti ve İstanbul'a gitti. Şu ana kadar adaylık söz konusu değildi. Cumhurbaşkanımızın sözleri bir ümittir ışıktır. Kendileri bu konuda bir görüşme yaparlar siyasete devam etmek isterlerse biz sevinç duyarız. Cumhurbaşkanlığı başbakanlık yapmış olması 6 bin adaydan biri gibi karşılanmamalıdır. Gönülden arzu ediliyorsa şık olanı kendisinin bizzat davet edilmesidir. Henüz o noktada olmadığımızı düşünüyorum.Partideki dengeler açısında meselenin boyutları ne olabilir?Bizim partimizde her şey fedakarlık üzerine kurulmuştur. Eğer Başbakan olmayacaksa Abdullah Gül için gönlümden geçen Meclis Başkanlığıdır. Meclis Başkanı olursa Türkiye' de kazanır Meclis de kazanır. Seçimi kim kazanırsa Başbakan o olur. 7 Haziran'dan sonra Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'dur.DOLARDAKİ YÜKSELİŞ2002'den bu yana iç kaynaklı ekonomik kriz yaşamadık. Merkez Bankası hükümete karşı sorumlu senede 2 defa bize hesap veriyor ama bağımsız bir kuruluş, dikkatli gidiyor ve üzerine düşeni yapıyor. Bize diyor ki sadece faiz düşürmekle olmaz başka parametreler de var onlara da bakmak zorundayız. Sizi dinliyoruz ama biz bildiğimizi yapıyoruz diyorlar.''MERKEZ BANKASI'NI TEHDİT ETMEK DOĞRU DEĞİLDİ''Merkez Bankası'na bu noktadan sonra bir şey söylenmemesi gerekir. Neden? Üzerlerine aldıkları görevleri yapıyorlar. Sen yanlış yapıyorsun diyerek görevlerine müdahale etmek yasal sınırları dışında hatta onları tehdit etmek onları küçültmeye çalışmak bence doğru değildi. Bu, psikolojik bir rahatsızlık meydana getirdi.''CUMHURBAŞKANI BELKİ SADECE YOL GÖSTERMEKLE KALMALI''Cumhurbaşkanı belki sadece yol göstermekle kalmalı. Cumhurbaşkanı'nın sözleri farklı anlaşılabilir. Batı mentalitesi tartışmadan endişeleniyor 'Bunlar Merkez Bankası'nın başını yiyecekler' herhalde diyor bağımsızlığı elden gidecek herhalde diyor.CHP'NİN KAPATILACAĞINA DAİR İDDİALARÇok yanlış bir şey. Bunların hiçbirisi ciddi değil, iddialar deli saçması. Twitter'daki o şahsın (Fuat Avni) söyledikleri üzerinden yorum yapmak yanlış bir şey. Bazen doğru çıkabilir bazen de zarf atabilirler. Kılıçdaroğlu adeta istihbaratçı kimliği ile konuştu.ÇÖZÜM SÜRECİÇözüm sürecini destekleyenlerin başında gelirim. Eski, yeni siyasetçilerle aram iyidir. Sayın Demirtaş'ın 'Çözüm sürecinin önündeki en büyük engel Arınç'tır' sözüne üzüldüm. Bu noktaya kolay gelinmedi, önemlidir. Sözlerin tutulmasından örgüt sorumludur. Çözüm süreci silahlı kişilerle yürütülemez. Demirtaş siyasette olabilecek bir kişidir.''BURADA BARIŞ ÇUBUĞUNU TÜTTÜRÜYORUM''Sen partnerine bu işi beraber götürdüğün hükümete güvenmiyorsun öyle mi? Güvenmediğin için de çözüm sürecini baltalamaya çalışıyorsun. Sen bana güvenmeye mecbursun. HDP ben sana güvenmek mecburiyetindeyim. HDP'nin İmralı heyetine sürecin iyi çalıştığına biz inanıyoruz güveniyorum. Demirtaş ile bu atışmamızı burada sonlandırmış olalım. Burada barış çubuğunu şimdi tüttürüyorum. Bundan sonra mecbur kalmadıkça hiçbir zaman Demirtaş'ın şahsı ile ilgili söz söylememeye çalışacağım.İÇ GÜVENLİK PAKETİ DEĞİŞECEK Mİ?Maddelerin yeniden görüşülmesi şu anda düşünülmüyor.HAKAN FİDAN'IN ADAYLIĞISayın Cumhurbaşkanımızın duygusal yönü çok güçlü. Duygusal planda olaya bakmamak lazım. Ben de bir televizyonda o saatlerde yayındaydım. Arkadaşlar dediler ki, 'Hakan Fidan adaylığını koymuş.' Ben şahsen kendi tepkimi ortaya koydum. Ne söylediğimi herkes biliyor. Dedim ki, yaptığın iş çok önemli bir iş, çok önemli işler yaptığın için sana koruma zırhı da getirdik o zaman bu işine devam etmen lazım. Neden? Çünkü milletvekili olmak bu görevlerden daha üstün değil. Sen şu anda 100 milletvekilinin yapacağı işi yapıyorsun. Sadece milletvekili bazında baktığımız zaman.550 milletvekili var. AK Parti'nin diyelim ki 350 milletvekili olacak 400 milletvekili olacak sen onlardan birisi olacaksan hiç milletvekili olma bu israftır dedim. Dilim de durmuyor. Neden? Çünkü MİT çok önemli bir kurum. Bırakma neden bırakıyorsun dedim.''BİR MİT MÜSTEŞARINDAN DA HER TÜRLÜ BAKANLIK OLMAZ''Sonra ikinci bir şey daha ekledim, eğer bakan olmayı düşünüyorsan bir MİT Müsteşarından da her türlü bakanlık olmaz. Mesela sen bir Dışişleri Bakanı olacak olsan ben karşı tarafın Almanya'nın Dışişleri Bakanı olsam 'Bu adam her şeyi bilir kardeşim. Ben bununla nasıl konuşacağım?' diye düşünebilir. Belki yanlış söylüyorum. Ama şahsı ile ilgili hiçbir sıkıntı hiçbir şikayetin olmaması lazım. Çok iyi yetişmiş, çok başarılı, çok güzel bir insan.Aday olursa siyasi ayrışma demeyeceğiz buna. Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı da olması kolay olmadı birilerine rağmen. Artık bir gerçek var, Hakan Fidan AK Parti'nin Ankara milletvekili aday adayıdır. Bundan sonra gazetecilerden ricam bu konuyu sormasınlar. Hakan Fidan'ı üzecek bir hareketi bir sözü bundan sonra da lütfen sarf etmeyelim.Kaynak: NTV