Sirius Günlerine Girdik: Ağzınızdan Çıkana ve Düşündüklerinize Dikkat Edin!
Astrolojiye çok meraklı olduğumu bilenler bilir. Başlangıç eğitimi aldım ama yine de “Bu ay ne olacak?” diye danıştığım isimler var.
O da bunlardan. Kibar tavrı, ciddi konuşma tarzı, işini kendini yıpratacak derecede titiz yapması ile GÜLŞAN BİRCAN aralarından sıyrılıyor.
Ona danıştığınızda sizi asla bir iki cümle ya da üstünkörü bir analiz ile geçiştirmez. Yani günümüzde birçok kişi meseleye para odaklı bakarken o hâlâ insanların haritalarına bakıp onlara yolculuklarında destek olmaya gayret ediyor. Tanıyın bence.
-Temmuz astrolojik açıdan sarsıcı bir ay mı?
Evet, 15 Temmuz’da Mars-Uranüs kavuşumu var ve iki tane arka arkaya oğlak dolunayı yaşıyoruz. 22 Haziran’da bir tane yaşadık. 21 Temmuz’da bir tane daha yaşayacağız. Ayrıca 6 Temmuz’da yengeç burcunda önemli bir yeni ay var. Dolayısıyla birçoğumuz için başlangıçları veya bitişleri beraberinde getirebilir. Taşınma, yer değişiklikleri, yeni hayat, ayrılıklar, evlilikler… Temmuz aidiyet duygumuzu ve hayatımızdaki insanların samimiyetini sorguladığımız bir ay olacak aslında. Bazı gerçeklerle yüzleşeceğiz. İnsanların gerçek yüzleri suratımıza tokat gibi çarpabilir. Hesap sormak yerine neden doğru yerde doğru sınırları koyamadığımıza odaklanmamız lazım.
-Sirius günleri ne demek? Her temmuz oluyor mu?
Evet, her temmuz yaşıyoruz. Güneş’in hızına göre 5,6,7 veya 8 Temmuz’da etkili oluyor. Ama asıl etkisi, yani “Sirius günleri” şu demek: Güneş’in her yıl temmuz ayında Sirius’la hizalanması yani aynı dereceye gelmesi. Sirius bir sabit yıldız, sabit yıldızlar çok önemlidir. Çünkü sabit yıldızlar haritalarda kadersel etkiler gösterirler. Sirius sabit yıldızlar içerisinde en kutsal olanı. O yüzden bu kavuşum zamanlarında aldığım kararlar, niyetlerim, kalbimden geçenler, çok çok önemli. Bir anlamda beraat kandili enerjisidir gibi düşün. Fakat unutmayalım ki hikâye yengeç burcunda gerçekleşiyor. Yengeç burcunun gölgeleri de kıskançlık, acımasızlık, kin, gizli öfke ve bencilliktir. Hani diyoruz ya “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü.” İşte gerçekten senden olmayana da kalbini açabiliyor musun? Sana taş atana sen gül verebiliyor musun? Hint mitolojisinde cennetin kapısıdır Sirius. O kapıyı açmak gerçekten kolay değildir. Öyle sadece sözünle, olumlamayla falan açamazsın. Sadece gerçekten kalbinle açabilirsin ve orada da sadece saf sevgi olması gerekiyor. Bu sene şöyle de bir güzelliği var yeni ay ile birlikte geliyor. O sebeple 5’i, 6’sı ve 7’si mutlaka eylemlerimizle de desteklediğimiz niyetlerimiz olsun. Sevgiyle hareket etmeye gayret edelim.
-2024’ün kapanışı nasıl olacak?
Aslında hiç söylemek istemiyorum. Şimdiden moral bozmak istemem. Bunu Instagram’da da yazdım, Youtube’da da anlattım. Biraz kemerleri bağlamamız gerekiyor. Aslında Ağustos itibariyle yokuş aşağı inmeye başladığımızı hissedeceğimizi düşünüyorum. Ama Kasım itibariyle böyle bir şeyler vurmaya başlayacak Pelin’cim. Çünkü Mars retrosu yaşayacağız. Mars Türkiye’nin yükseleninde retro olarak dolanıyor olacak. Ve bu süreçte sert açıları da olabilecek. Artı Türkiye’nin biliyorsun ki, aslında Güneş’i yani burcu akrep. Ve akrep burcunun yöneticisi de yine Mars. Dolayısıyla ülkemizin haritasında bunlar olurken elbette bizim için en önemli gezegen Mars. Artı Türkiye’nin dış borçlar, ekonomi, işte bankalar, krediler, faizler… Buraları yöneten alanıyla da bağlantılı Mars. O yüzden Mars ülkeyi direkt etkileyen bir gezegen.
Yengeç burcundaki bir Mars zaten başlı başına birazcık sıkıntılı çalışır. Çünkü Mars biliyorsun, harekettir, ilerlemektir, enerjidir, motivasyondur, çabadır. Hareket ve mücadeledir. Ama retro yaptığı zaman hareket gerilemeye başlar. Belki geçmişte yaşanan bazı şeyler tekrar etmeye başlar. Enerji zayıflar, motivasyon düşer. Bir kere halk açısından oldukça kaygılı bir dönem geçireceğimizi düşünüyorum. Çünkü yengeç demek eşittir endişe demek ki zaten yükselenimiz yengeç, burcumuz akrep olduğu için ülke olarak genel olarak halkımız zaten anksiyeteye yatkın. Endişeli ve oldukça kaygılı ve takıntılı bir yapıya sahibiz. Dolayısıyla bu tarz olayların belki toplumsal arenada, halk arasında şiddet olaylarının spekülasyonların arttığı, geçmişte yaşanmış ama belki bizden saklanmış bir takım konuların gündeme geldiği, belki mafyavari olaylar bir dönem yaşamıştık pandemide. Tekrar edecek veya benzerini yaşayacağımız durumlar söz konusu olabilir. Özellikle Türkiye’nin gençleriyle bu alanla bağlantılı. Eğitimle ilgili, gençleri ilgilendiren konular. Yeme, içme sektörünün çok etkileneceğini düşünüyorum yine bu konuyla alakalı. Eğlence sektörü çok etkilenebilir. Ciddi krizler yaşanacak yani. Özellikle de ekonomik anlamda zorlu bir yokuş bekliyor bizi. Çünkü Ağustos’ta başlayacak dedim. Jüpiter-Satürn karesiyle başlıyoruz ve Aralık’ta tekrar edecek Jüpiter-Satürn karesi de, Asıl retromuzun başlangıç tarihi de 7 Aralık – 24 Şubat aslında. 24 Şubat’ta bitecek ama Kasım’dan itibaren yavaşlamaya başlayacağı için ilk dalga Kasım’da gelecek ve neredeyse Nisan’a kadar da kendini hissettirecek bir etkiden bahsediyoruz. O yüzden hem psikolojik açıdan hem maddi açıdan biraz zor bir kış, sonbahar ve kış bizi bekliyor açıkçası, herkes şimdiden önlemini alsın. Parayı çarçur etmeyelim. Yatırımlarımıza dikkat edelim. Risk almayın derim.
-2025’i 5 kelime ile tarif etsen.
İlk kelime ekonomi, değişim ikincisi, emlak, rahatlama ve banka aslında da diğerleri. Ekonomi dedim çünkü 2025’in ikinci yarısı itibariyle biraz toparlanmaya başlayabiliriz. Dış borçlanmada özellikle. Enflasyonda düşme beklemiyorum büyük oranda belki ama bir şeylerin daha kontrol altına alınabildiği ve belki faiz oranlarında bir takım düşüşlerin yaşanabileceği bir zaman dilimi olabilir. Değişim de, ülkedeki siyasi arenada çok önemli kişiler, çok çok önemli kişiler değişebilir. Burada isim vermek istemiyorum ama 2025’in özellikle 2. Yarısında ülkeyi yönetenlerle ilgili önemli krizler problemler olabilir diye düşünüyorum. Bu, şu an cumhurbaşkanı olarak düşünülmesin ama çok çok önemli kişiler mesela siyaseti bırakabilirler. Emlak piyasası nihayet hareketlenmeye başlayacak. Belki de tekrar birçok insan ev sahibi olabilecek ve halk bazı konularda biraz nefes alabilecek.
Ama özellikle 2029-30’dan sonra çok daha iyi şeyler olacağını düşünüyorum. Bu büyüme gittikçe artmaya başlayacak. 2025 bunu başlatan dönem gibi düşünelim.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio